18 Mart 2008

yağmur

yağmur yağıyor
ve karanlık hava
cam kenarlarından içerinin sıcaklığına
çelik bir bıçak gibi giriyor soğuk
yeşilden sarıya dönüyor gözlerim
nefesimin önünde bir daire buğulanıyor
ardında damlalar
ve dudak kenarlarım üşüyor

bana yazılmış belki de ilk şiir dönüp dönüp içime batıyor
karşı camlardan yansıyor bol damlalı suretim
yasak dokunuşları kazımak istercesine bu şehrin bir yerinden,
yağmur yağıyor

tam bu anda kulaklarımda
telefondaki ürkek ve korkak sesin
yağmurlar dolaşırken ankara damlarında
benim tek derdim sensin

1 yorum:

hicaz dedi ki...

Hayretler içinde ve aynı zamanda muzip bir gülümsemeyle izlediğim tartışmanın beni buraya getireceğini bilseydim,körüğümle ilk mesajda dahil olurdum konuya.Bu kezde ben;
çok hoş geldim.

=)