omuzlarının arasında kurduğu ağa
kendimi bilerek düşürdüğüm örümcek,
bekliyorum,
acaba hangi sevişmeden sonra beni yiyecek
düşen yağmur damlalarının, uçup giden martıların, denize kıyısı olmayan şehirlerin ve gerçek olanların hepsini yaşayıp tükettiğime inandığım sevgilerin ardından yazılmıştır.... ya da kısaca : geçen zamanın ardından bakarak yazılmıştır...
13 Mayıs 2005
12 Mayıs 2005
ben seni çok sevdim özür dilerim
dokununca, kendime dokunmuşum gibi olduğum, gibiydi tenin
gözlerinden kendime bakardım,sensiz de olsam sabahleyin
parmaklarım, kendimi çizerdi vücuduna, sırtını dönüp de yattığında
senin sesinle seslenirdim kendime ardımdan, kendimden her kaçtığımda
gittiğinde zaten biliyordum ki, doldurulamazdı yerin
ben seni çok sevdim,özür dilerim
senden sonra seni, hep sen olmayan kişilerle kirlettim
adına aşk dediğim şeyler oldu, sonra hepsinden nefret ettim
olur olmaz yerlerde, senin adınla seslendim, sen olmayan isimlere
düşen yaprakları, yapıştırırcasına bocaladım, sonbaharda, yerine
sır oldum kendime,gaip oldum, kayboldum
her şeye kilitlendim
ben seni çok sevdim, özür dilerim
zamanın bunu da sileceğini bildiğimden gitmedim üstüne
ne içimden gelirse onu yaptım
yeri geldi seni içtim seni söyledim seni yazdım
doldurulamayacak sandığım boşluğunu her gün biraz daha azalttım
çok yüksekteydi yerin her gün biraz daha indim
özür dilerim
ben seni de çok sevdim
gözlerinden kendime bakardım,sensiz de olsam sabahleyin
parmaklarım, kendimi çizerdi vücuduna, sırtını dönüp de yattığında
senin sesinle seslenirdim kendime ardımdan, kendimden her kaçtığımda
gittiğinde zaten biliyordum ki, doldurulamazdı yerin
ben seni çok sevdim,özür dilerim
senden sonra seni, hep sen olmayan kişilerle kirlettim
adına aşk dediğim şeyler oldu, sonra hepsinden nefret ettim
olur olmaz yerlerde, senin adınla seslendim, sen olmayan isimlere
düşen yaprakları, yapıştırırcasına bocaladım, sonbaharda, yerine
sır oldum kendime,gaip oldum, kayboldum
her şeye kilitlendim
ben seni çok sevdim, özür dilerim
zamanın bunu da sileceğini bildiğimden gitmedim üstüne
ne içimden gelirse onu yaptım
yeri geldi seni içtim seni söyledim seni yazdım
doldurulamayacak sandığım boşluğunu her gün biraz daha azalttım
çok yüksekteydi yerin her gün biraz daha indim
özür dilerim
ben seni de çok sevdim
09 Mayıs 2005
ankebut
sırtında bir örümcek
hemen üstünde
öpülünce gözlerini kıstığın o nokta
parmaklarımda teninin kokusu
ve kulağına üflediğimde bir an açtığın ve ardından ışıktan kısılan gözlerin
/oysa ben,
seninle öğrendim
ışığın içine
dimdik bakabilmeyi /
düşümü akıttığım denizlerin taşkınında boğuluyorum şimdi
git olur diye bekliyorum
zaten gitmişliğini yazıyor parmaklarım
gel olur diye bekliyorum
hiç gelmemişliğini çok iyi biliyor dudaklarım
o şarkının tam o yerinde yazıyorum şimdi bu dizeyi
dizenin dizeliği her halinden belli
dizeyi dizenin hali ise dizeden daha kederli…
sırtında bir örümcek
nedense dövülmüş tenine
sanki sana dokunursam rüyalarıma girecek
ya da korumak için seni
beni alıp yuvasına götürecek
/belki de bu yüzden
yanındaki uykusuz gecelerim
teninden tenime geçen
şifadır diye ses etmediğim işkencelerim/
martı olup dolaştığım bu sema yıkılıp da geçtiyse başıma
sebebi sensin
sebebi sensin sıcak odalarda, uykularda üşümemin
piyano çalan parmaklarımın,
sanki örümcek olup bana saldırmasının
şarkıların olur olmaz beni ağlatmasının sebebi sensin
sırtında bir örümcek
tenim senin tenin olsun
bana geçsin
hemen üstünde
öpülünce gözlerini kıstığın o nokta
parmaklarımda teninin kokusu
ve kulağına üflediğimde bir an açtığın ve ardından ışıktan kısılan gözlerin
/oysa ben,
seninle öğrendim
ışığın içine
dimdik bakabilmeyi /
düşümü akıttığım denizlerin taşkınında boğuluyorum şimdi
git olur diye bekliyorum
zaten gitmişliğini yazıyor parmaklarım
gel olur diye bekliyorum
hiç gelmemişliğini çok iyi biliyor dudaklarım
o şarkının tam o yerinde yazıyorum şimdi bu dizeyi
dizenin dizeliği her halinden belli
dizeyi dizenin hali ise dizeden daha kederli…
sırtında bir örümcek
nedense dövülmüş tenine
sanki sana dokunursam rüyalarıma girecek
ya da korumak için seni
beni alıp yuvasına götürecek
/belki de bu yüzden
yanındaki uykusuz gecelerim
teninden tenime geçen
şifadır diye ses etmediğim işkencelerim/
martı olup dolaştığım bu sema yıkılıp da geçtiyse başıma
sebebi sensin
sebebi sensin sıcak odalarda, uykularda üşümemin
piyano çalan parmaklarımın,
sanki örümcek olup bana saldırmasının
şarkıların olur olmaz beni ağlatmasının sebebi sensin
sırtında bir örümcek
tenim senin tenin olsun
bana geçsin
04 Mayıs 2005
kötü
sen seni bitirdiğinde bende
bilmediğin zaten çok azaldığındı bende
bunu da yazayım ki
bilsin seni beklediğimi sananlar
hala her yerde
varlığın bir cisimden öteye gitmezken
sevgimi öldürmeyi başardığın gözlerinde
bir damla yaş görsem
“tamam yaşadım” derim ben de
sen bunun adına ne dersen de
bilmediğin zaten çok azaldığındı bende
bunu da yazayım ki
bilsin seni beklediğimi sananlar
hala her yerde
varlığın bir cisimden öteye gitmezken
sevgimi öldürmeyi başardığın gözlerinde
bir damla yaş görsem
“tamam yaşadım” derim ben de
sen bunun adına ne dersen de
21 Mart 2005
sen artık sen değilsin
her yazıyı sana sanma. sen artık yoksun. öyle ki bu yazının konusu olan ikinci tekil şahıs bile değilsin.
geçmişin çok uzak bir yerindesin. karanlık ve acılı ve asla hatırlanmayan anılar silsilesisin. anlattığım hikayelerin bir parçası, yan masadan duyulan dedikodunun öznesi değilsin. bende kaybolmuş bir zamanın sanki asla yaşamamış dilencisisin. bir zamanlar ben var ettiğim için olan, ama bende bitince birden yok olan içimdeki vicdanın inatçı işkencecisin.
ben artık o bildiğin ben değilim ve sen artık sen değilsin.
geçmişin çok uzak bir yerindesin. karanlık ve acılı ve asla hatırlanmayan anılar silsilesisin. anlattığım hikayelerin bir parçası, yan masadan duyulan dedikodunun öznesi değilsin. bende kaybolmuş bir zamanın sanki asla yaşamamış dilencisisin. bir zamanlar ben var ettiğim için olan, ama bende bitince birden yok olan içimdeki vicdanın inatçı işkencecisin.
ben artık o bildiğin ben değilim ve sen artık sen değilsin.
14 Mart 2005
11 Mart 2005
vanilya...
- II -
parmaklarım örümcek olup melodiler örüyordu. sadece kendi takıldığı ağlar örüyordu. odada hiç ışık yanmıyordu. karanlıkta umutlar da kayboluyordu. gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. sesim çatallaşıyordu. şarkılar seni söylüyordu. bazen bir kelime tutulup kalıyordu dilimde, bir türlü söylenemiyordu. bazen bir nota takılıp kalıyordu parmaklarıma, bir türlü çalınamıyordu. bazen boynum bükülüyor, başım omzuma düşüyor, nefesim odayı kaplıyordu. camlar buğulanıyordu, bebekayakizleri oluyordu, hepsi pencerenin pervazında kayboluyordu, ayaklarım git diyordu, gidemiyordum.
odam vanilya kokuyordu
sen bilmiyordun
parmaklarım örümcek olup melodiler örüyordu. sadece kendi takıldığı ağlar örüyordu. odada hiç ışık yanmıyordu. karanlıkta umutlar da kayboluyordu. gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. sesim çatallaşıyordu. şarkılar seni söylüyordu. bazen bir kelime tutulup kalıyordu dilimde, bir türlü söylenemiyordu. bazen bir nota takılıp kalıyordu parmaklarıma, bir türlü çalınamıyordu. bazen boynum bükülüyor, başım omzuma düşüyor, nefesim odayı kaplıyordu. camlar buğulanıyordu, bebekayakizleri oluyordu, hepsi pencerenin pervazında kayboluyordu, ayaklarım git diyordu, gidemiyordum.
odam vanilya kokuyordu
sen bilmiyordun
10 Mart 2005
! - 6
gözünün bebeğinde
yakamozlar oynardı,
parmaklarımda parmakların.
deli ederdi beni,
ne zaman yalansan
parlayan dudakların.
yakamozlar oynardı,
parmaklarımda parmakların.
deli ederdi beni,
ne zaman yalansan
parlayan dudakların.
sen değil öteki...
deniz gözlü kuşların ardından gitti yürek
yüreksiz yaşanır mı
gagalarında susam
ben de mi kendimi peşlerinden atsam
bu gecenin karanlık örtüsü içinde tutsak
yanımda yokluğunun soğukluğu
nasıl yapsam da yokluğunu uyutsam
karanlıktan korkmasa da aydınlıktan korkarım şimdi
yanımdaki boşluğunu gözlerimde kamaştıran aydınlığa
düşmanım şimdi
gittiğin gibi olmasa da yine gel
bir çaya mesela
ya da akşamın kör bir vakti
hülyalı bakışlarınla birlikte
bir gece daha koynumda yatmaya
bir ufak kapıp iş çıkışı odama gel
sabaha yoldaş olmaya
yüreksiz yaşanır mı
gagalarında susam
ben de mi kendimi peşlerinden atsam
bu gecenin karanlık örtüsü içinde tutsak
yanımda yokluğunun soğukluğu
nasıl yapsam da yokluğunu uyutsam
karanlıktan korkmasa da aydınlıktan korkarım şimdi
yanımdaki boşluğunu gözlerimde kamaştıran aydınlığa
düşmanım şimdi
gittiğin gibi olmasa da yine gel
bir çaya mesela
ya da akşamın kör bir vakti
hülyalı bakışlarınla birlikte
bir gece daha koynumda yatmaya
bir ufak kapıp iş çıkışı odama gel
sabaha yoldaş olmaya
09 Mart 2005
! - 5
yerinde saymayı alışkanlık haline getirmiş, ve fakat uygun adımla, oysa gözleri hep ileri bakan, ileriyi merak eden, ve artık geçmişi hiç mi hiç önemsemeyen, aslında yorgun ve fakat zinde, ve her dem kendi doğrularının izinde, ama yanlışlardan ders almayı da bilen, ve fakat artık yanlış yapmaktan korkan, yanlışları artık daha çok canını yakan, ve sanırım artık sevmekten bıkan, ve sevilmekten korkan, oysa hiç bir sevgiye tadınca doyamamış, ve fakat ve fakat ve fakat...
artık yaşamı taşımaktan yorulan
bir martı olsaydım
uçabildiğimce uçardım
menzilsiz ufuklara
ve fakat denizsiz bu şehir
belki de ufuklar ondAN KARA
artık yaşamı taşımaktan yorulan
bir martı olsaydım
uçabildiğimce uçardım
menzilsiz ufuklara
ve fakat denizsiz bu şehir
belki de ufuklar ondAN KARA
! - 4
yorgun görünüşlü bahçelerim var
sabah uyandığımda içinde dolaştığım
bir köşesindeki havuzda,
ölü kırmızı balıklar
çam ağacının üzerinde
yılbaşından kalmış süsler var.
bir köşesindeki kuş evine hiç uğramamış kuşlar
ve zaten sarmaşıklar örmüş kapısını yaprak yaprak
ve zaten bu şehrin kuşları martı değiller
ve zaten martılar uzun zamandır benimle pek de ilgilenmiyorlar
yorgun görünüşlü bahçelerim var
bütün gün içimde gezdirdiğim
sabah uyandığımda içinde dolaştığım
bir köşesindeki havuzda,
ölü kırmızı balıklar
çam ağacının üzerinde
yılbaşından kalmış süsler var.
bir köşesindeki kuş evine hiç uğramamış kuşlar
ve zaten sarmaşıklar örmüş kapısını yaprak yaprak
ve zaten bu şehrin kuşları martı değiller
ve zaten martılar uzun zamandır benimle pek de ilgilenmiyorlar
yorgun görünüşlü bahçelerim var
bütün gün içimde gezdirdiğim
06 Mart 2005
! - 3
ne fark eder
söylesem sana
yağmurlu bir geceden artık bir yalan
seni artık özlemiyorum
hiç anmıyorum gibi
ya da bahsetsem
ömrüm şimdi nasıl talan
sanki daha dün terkedip
gitmişsin beni
.......tango
şarkı olsun dersen ancak bir tango
yağmurlu bir havada gözümü alır
sen gidersin alıp kendini ama
bilmezsin geriye benden ne kalır
söylesem sana
yağmurlu bir geceden artık bir yalan
seni artık özlemiyorum
hiç anmıyorum gibi
ya da bahsetsem
ömrüm şimdi nasıl talan
sanki daha dün terkedip
gitmişsin beni
.......tango
şarkı olsun dersen ancak bir tango
yağmurlu bir havada gözümü alır
sen gidersin alıp kendini ama
bilmezsin geriye benden ne kalır
! - 2
uzun ve yorgun yollardan gelip
tükendim tam şimdi olduğum yerde.
iki çift sözüm vardı söyleyecek,
onlardan da vaz geçtim.
gömmeden kendimi taş ettim mezarıma,
gördüm ki susunca her şey,,
daha az gidiyor zararıma.
tükendim tam şimdi olduğum yerde.
iki çift sözüm vardı söyleyecek,
onlardan da vaz geçtim.
gömmeden kendimi taş ettim mezarıma,
gördüm ki susunca her şey,,
daha az gidiyor zararıma.
! - 1
bazen gece
alabildiğine düşünceli
ve
düşünceler
alabildiğine huzursuz.
bir yerde
bir zaman
ve birileri belki;
en fazla
uzayan hatıraları
öldürürcesine
dönecek geri.
alabildiğine düşünceli
ve
düşünceler
alabildiğine huzursuz.
bir yerde
bir zaman
ve birileri belki;
en fazla
uzayan hatıraları
öldürürcesine
dönecek geri.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)