13 Mayıs 2005

ankebut 2

omuzlarının arasında kurduğu ağa
kendimi bilerek düşürdüğüm örümcek,
bekliyorum,
acaba hangi sevişmeden sonra beni yiyecek

12 Mayıs 2005

ben seni çok sevdim özür dilerim

dokununca, kendime dokunmuşum gibi olduğum, gibiydi tenin
gözlerinden kendime bakardım,sensiz de olsam sabahleyin
parmaklarım, kendimi çizerdi vücuduna, sırtını dönüp de yattığında
senin sesinle seslenirdim kendime ardımdan, kendimden her kaçtığımda
gittiğinde zaten biliyordum ki, doldurulamazdı yerin
ben seni çok sevdim,özür dilerim

senden sonra seni, hep sen olmayan kişilerle kirlettim
adına aşk dediğim şeyler oldu, sonra hepsinden nefret ettim
olur olmaz yerlerde, senin adınla seslendim, sen olmayan isimlere
düşen yaprakları, yapıştırırcasına bocaladım, sonbaharda, yerine
sır oldum kendime,gaip oldum, kayboldum
her şeye kilitlendim
ben seni çok sevdim, özür dilerim

zamanın bunu da sileceğini bildiğimden gitmedim üstüne
ne içimden gelirse onu yaptım
yeri geldi seni içtim seni söyledim seni yazdım
doldurulamayacak sandığım boşluğunu her gün biraz daha azalttım
çok yüksekteydi yerin her gün biraz daha indim
özür dilerim
ben seni de çok sevdim

09 Mayıs 2005

ankebut

sırtında bir örümcek
hemen üstünde
öpülünce gözlerini kıstığın o nokta
parmaklarımda teninin kokusu
ve kulağına üflediğimde bir an açtığın ve ardından ışıktan kısılan gözlerin

/oysa ben,
seninle öğrendim
ışığın içine
dimdik bakabilmeyi /

düşümü akıttığım denizlerin taşkınında boğuluyorum şimdi
git olur diye bekliyorum
zaten gitmişliğini yazıyor parmaklarım
gel olur diye bekliyorum
hiç gelmemişliğini çok iyi biliyor dudaklarım

o şarkının tam o yerinde yazıyorum şimdi bu dizeyi
dizenin dizeliği her halinden belli
dizeyi dizenin hali ise dizeden daha kederli…

sırtında bir örümcek
nedense dövülmüş tenine
sanki sana dokunursam rüyalarıma girecek
ya da korumak için seni
beni alıp yuvasına götürecek

/belki de bu yüzden
yanındaki uykusuz gecelerim
teninden tenime geçen
şifadır diye ses etmediğim işkencelerim/

martı olup dolaştığım bu sema yıkılıp da geçtiyse başıma
sebebi sensin
sebebi sensin sıcak odalarda, uykularda üşümemin
piyano çalan parmaklarımın,
sanki örümcek olup bana saldırmasının
şarkıların olur olmaz beni ağlatmasının sebebi sensin

sırtında bir örümcek
tenim senin tenin olsun
bana geçsin

04 Mayıs 2005

kötü

sen seni bitirdiğinde bende
bilmediğin zaten çok azaldığındı bende

bunu da yazayım ki
bilsin seni beklediğimi sananlar
hala her yerde

varlığın bir cisimden öteye gitmezken
sevgimi öldürmeyi başardığın gözlerinde
bir damla yaş görsem
“tamam yaşadım” derim ben de

sen bunun adına ne dersen de

21 Mart 2005

sen artık sen değilsin

her yazıyı sana sanma. sen artık yoksun. öyle ki bu yazının konusu olan ikinci tekil şahıs bile değilsin.

geçmişin çok uzak bir yerindesin. karanlık ve acılı ve asla hatırlanmayan anılar silsilesisin. anlattığım hikayelerin bir parçası, yan masadan duyulan dedikodunun öznesi değilsin. bende kaybolmuş bir zamanın sanki asla yaşamamış dilencisisin. bir zamanlar ben var ettiğim için olan, ama bende bitince birden yok olan içimdeki vicdanın inatçı işkencecisin.

ben artık o bildiğin ben değilim ve sen artık sen değilsin.

14 Mart 2005

mesela

burnumda gül kokusu, dudağımda bal
bir gece de gitme yanımda kal

11 Mart 2005

vanilya...

- II -
parmaklarım örümcek olup melodiler örüyordu. sadece kendi takıldığı ağlar örüyordu. odada hiç ışık yanmıyordu. karanlıkta umutlar da kayboluyordu. gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. sesim çatallaşıyordu. şarkılar seni söylüyordu. bazen bir kelime tutulup kalıyordu dilimde, bir türlü söylenemiyordu. bazen bir nota takılıp kalıyordu parmaklarıma, bir türlü çalınamıyordu. bazen boynum bükülüyor, başım omzuma düşüyor, nefesim odayı kaplıyordu. camlar buğulanıyordu, bebekayakizleri oluyordu, hepsi pencerenin pervazında kayboluyordu, ayaklarım git diyordu, gidemiyordum.

odam vanilya kokuyordu
sen bilmiyordun

10 Mart 2005

! - 6

gözünün bebeğinde
yakamozlar oynardı,
parmaklarımda parmakların.

deli ederdi beni,
ne zaman yalansan
parlayan dudakların.

sen değil öteki...

deniz gözlü kuşların ardından gitti yürek
yüreksiz yaşanır mı

gagalarında susam
ben de mi kendimi peşlerinden atsam

bu gecenin karanlık örtüsü içinde tutsak
yanımda yokluğunun soğukluğu
nasıl yapsam da yokluğunu uyutsam
karanlıktan korkmasa da aydınlıktan korkarım şimdi
yanımdaki boşluğunu gözlerimde kamaştıran aydınlığa
düşmanım şimdi

gittiğin gibi olmasa da yine gel
bir çaya mesela
ya da akşamın kör bir vakti
hülyalı bakışlarınla birlikte
bir gece daha koynumda yatmaya

bir ufak kapıp iş çıkışı odama gel
sabaha yoldaş olmaya

09 Mart 2005

! - 5

yerinde saymayı alışkanlık haline getirmiş, ve fakat uygun adımla, oysa gözleri hep ileri bakan, ileriyi merak eden, ve artık geçmişi hiç mi hiç önemsemeyen, aslında yorgun ve fakat zinde, ve her dem kendi doğrularının izinde, ama yanlışlardan ders almayı da bilen, ve fakat artık yanlış yapmaktan korkan, yanlışları artık daha çok canını yakan, ve sanırım artık sevmekten bıkan, ve sevilmekten korkan, oysa hiç bir sevgiye tadınca doyamamış, ve fakat ve fakat ve fakat...

artık yaşamı taşımaktan yorulan

bir martı olsaydım
uçabildiğimce uçardım
menzilsiz ufuklara
ve fakat denizsiz bu şehir
belki de ufuklar ondAN KARA

! - 4

yorgun görünüşlü bahçelerim var
sabah uyandığımda içinde dolaştığım

bir köşesindeki havuzda,
ölü kırmızı balıklar
çam ağacının üzerinde
yılbaşından kalmış süsler var.

bir köşesindeki kuş evine hiç uğramamış kuşlar
ve zaten sarmaşıklar örmüş kapısını yaprak yaprak
ve zaten bu şehrin kuşları martı değiller
ve zaten martılar uzun zamandır benimle pek de ilgilenmiyorlar

yorgun görünüşlü bahçelerim var
bütün gün içimde gezdirdiğim

06 Mart 2005

! - 3

ne fark eder
söylesem sana
yağmurlu bir geceden artık bir yalan
seni artık özlemiyorum
hiç anmıyorum gibi

ya da bahsetsem
ömrüm şimdi nasıl talan
sanki daha dün terkedip
gitmişsin beni

.......tango
şarkı olsun dersen ancak bir tango
yağmurlu bir havada gözümü alır
sen gidersin alıp kendini ama
bilmezsin geriye benden ne kalır

! - 2

uzun ve yorgun yollardan gelip
tükendim tam şimdi olduğum yerde.
iki çift sözüm vardı söyleyecek,
onlardan da vaz geçtim.
gömmeden kendimi taş ettim mezarıma,
gördüm ki susunca her şey,,
daha az gidiyor zararıma.

! - 1

bazen gece
alabildiğine düşünceli
ve
düşünceler
alabildiğine huzursuz.

bir yerde
bir zaman
ve birileri belki;
en fazla
uzayan hatıraları
öldürürcesine
dönecek geri.